Aşk ve Gurur
Eskilerin Aşk ve Gurur adıyla bildiği, Jane Austen'in 1813 yılında yazdığı, 200 yıldır herkesin bayılarak okuduğu ve hatta birçok bölümünü ezbere bildiği o klasik roman: Gurur ve Önyargı. Sonunda ben de okudum.
Kitap ilk kez Türkçeye çevrildiğinde büyük ihtimalle aşk romanı olduğu anlaşılsın ve satılsın diye Aşk ve Gurur olarak basılıyor ve bu şekilde ünleniyor ama aslında ismi Gurur ve Önyargı (orjinali 'Pride and Prejudice' daha kafiyeli) kitabın içeriğiyle o kadar uyumlu ki keşke olduğu gibi bıraksalarmış.
Kitabın konusuna gelirsek, 1800'ler İngiltere'sinde taşrada yaşayan Mr. ve Mrs. Bennet'ın beş kızı vardır. Anneleri kızlarının hayırlı bir kısmet bulup evlendiğini görmeyi çok istemektedir, çünkü o günkü yasalara göre babalarının ölmesi durumunda kızlar anneleriyle kapı dışarı edilecek, oturdukları ev Mr. Bennet'ın erkek yeğenine kalacaktır.
Bir gün yaşadıkları bölgeye servet sahibi, genç bir bey taşınınca, eve bir heyecan dalgası yayılır. Mr. Bingley isimli bu bey, mutlaka kızlardan biriyle evlenmeli ve aileyi kurtarmalıdır.
Kısa zamanda Mr. Bingley şehre uğrayıp yanında ufak bir grupla geri döner. Bu grubun içinde yakın bir arkadaşı da vardır. Yeni taşındığı evinde bir balo düzenleyince kızlarımız da tam kadro katılırlar baloya.
Herkes Mr. Bingley'nin çok kibar ve sevimli bir insan olduğu hakkında hemfikirdir fakat yanında getirdiği arkadaşı için aynı şeyi söyleyemezler. Arkadaşı Mr. Darcy çok zengin, soylu, yakışıklı ama herkese yukarıdan bakan, konuşmaya tenezzül etmeyen, burnu havada biri olarak görülür.
Baloda en büyük kardeş olan Jane, güzelliğiyle herkesi hayran bırakarak Mr. Bingley'nin de dikkatini çeker. Bir küçüğü Elizabeth ise baloda kendisine bir kavalye kalmadığından dans edemez. Bu sırada Mr. Bingley arkadaşına Eliza'yı dansa kaldırmasını teklif eder. Mr Darcy ise bu teklifi kabaca reddedince, kızımızın da Darcy hakkındaki görüşü kesinleşmiş olur. Ama sonra neler olur neler, spoiler vermemek için konuyu kısa tutuyorum.
Kitabı okurken Elizabeth'i çok zeki buldum, bazı konuşmalarını tekrar okumak zorunda kaldım. Darcy ile karşılaştılar karşılaşmadılar derken baya heyecanlandım. Kitap aralarda güzel ters köşeler yapıyor ve merak ettiriyor. Esprili yazım tarzının da baya güldürdüğü yerler oldu.
Sizi kitaptan bazı alıntılarla baş başa bırakıyorum.
"Dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, hali vakti yerinde olan her bekar erkeğin mutlaka bir eşe ihtiyacı vardır. Böyle bir erkek yeni bir muhite ilk adımını atarken ne hissediyor, ne düşünüyor, kimse bilmez ama bu gerçek civardaki ailelerin aklına öyle yerleşmiştir ki onu kızlarından birinin ya da diğerinin tapulu malı sayarlar."
"İnsan doğası gurura bilhassa eğilimli, o ya da bu gerçek veya hayali bir özellikten ötürü kendinden memnuniyet duymayan pek az kişi vardır. Gurur ve gösteriş farklı şeyler ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. İnsan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. Gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize."
// "Ona şiirler yazdı, güzel şiirlerdi doğrusu."
"Böylece sevgisini tüketti," dedi Elizabeth sabırsızca. "Aynı şekilde yenik düşen birçok kişi olmuştur. Şiirin aşkı yok etme yeteneğini ilk kim keşfetti merak ediyorum doğrusu!"
"Şiiri hep aşkın gıdası olarak düşünürdüm," dedi Darcy.
"Sağlıklı, güçlü, iyi bir aşk için doğru olabilir. Zaten güçlü olan bir şeye her şey iyi gelir. Ama eğer zayıf, cılız bir eğilimse tatlı bir sone açlıktan öldürür onu." //
"Sanırım her yaradılışta belli bir kötülüğe doğru eğilim vardır... doğal bir kusur, en iyi eğitim bile üstesinden gelemez."
"İkimiz de asosyal, inatçı yapıdayız, konuşmayı sevmiyoruz, tabii eğer bütün odayı büyüleyecek, atasözü ihtişamıyla gelecek nesillere aktarılacak bir şey söylemeyi ummuyorsak."
"İnsan tek bir haklı söz söylemeden birini sürekli olarak taciz edebilir ama arada bir zekice bir şey söyleyivermeden birine ilelebet gülemez."
"Sevgili Lizzy! Canını sıkma. Birkaç çatlakla akraba olmaya dayanamayacak kadar hanım evladı olan delikanlılar için üzülmeye değmez."
"Her parçası keyif vaat eden bir plan asla başarılı olamaz, büyük bir hayal kırıklığını önlemenin tek yolu ufak bir sıkıntıyı savunmaktır."
Öncelikle kitabı okumanızı, daha sonra 2005 yapımı filmini izlemenizi (kitabı okuduktan sonra sanki hızlandırılmış bir versiyon izliyormuşsunuz gibi hissettiriyor ama güzel bir film, son dakikalarda sislerin içinden geldiği sahne çok hoş)
Sonra 1995 yapımı mini dizisini izlemenizi (burada Darcy karakterini canlandıran Colin Firth bu rolle baya ünlü olmuş, ben de çok başarılı buldum bu uyarlamayı)
Ve son olarak hala bu dünyaya doyamadıysanız Lost in Austen isimli mini diziye bakmanızı öneririm. (Konusu kısaca şöyle, başrol kızımız Gurur ve Önyargı'ya takıktır, banyosundan açılan büyülü bir kapı sayesinde kendini kitabın içinde bulur ve de olaylar gelişir.)
Bir de Aşk ve Gurur ve Zombiler diye bir kitap ve film var, bu da aynı hikayenin zombili versiyonu zannediyorum, artık okuyucu hikayeyi ne kadar benimsediyse aynı dünyada, karakterlerle kendi hikayesini oluşturup yayınlıyor, ilginizi çektiyse buna da bakabilirsiniz.
Filmlerle ilgili son notum şu: Her filmde illaki Elizabeth'i Jane'den daha güzel yapmasalar olmuyor (kitapta açıkça yüz kere Jane daha güzel deniyor), bir de Darcy en başta o öldürücü-tuhaf bakışlarını yapmasa olmuyor (sizin kibirli bakıştan anladığınız bu mu ey yönetmen, ey oyuncular :d biri bana öyle baksa koşarak kaçarım) ama sonuç olarak ben çok zevk aldım bu dünyadan, teşekkürler Jane Austen. Yazarın Emma isimli kitabını da okumuştum (o da çok güzel, hem kitabı hem de mini dizisi) diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder